6 Ağustos 2011 Cumartesi

sipesifik sipisifik sipefisik fisepisik fesipivik sivesivik sivrisinek.

“Ölümün yanlış olan tarafı ne bayım? Dehşete kapılacak kadar bizi korkutan ne? Neden ölümü bir miktar haysiyet ve insanlıkla, anlayışla ve hatta tanrı korusun, bir miktar mizahla ele alamıyoruz? Ölüm düşman değildir beyler. Bir hastalığa karşı savaşacaksak, önce gelmiş geçmiş en kötü hastalık olan ‘umursamazlıkla‘ savaşalım.”




umursamazlık , çağımızın bir obsesif kompülsifi kadar olamasa da dikkat çeken bir hastalığı.Yalnız gözlemlediğim kadarıyla ,onun insanlarda görülen diğer hastalıklardan büyük bi farkı var ; insanlarda görülmemesi.Haha rüya salak mısın ne diyosun ? haha insanlarda görülmüyosa bize ne ki yani?bize ne ki? diyebilirsiniz tabi.Aslında tam olarak açıklaması bu olmayabilir çok bi zeki olanlarınız beni anladılar,çok bi zeki olmayanlar için geliyor o zaman sıradaki açıklama.


O cümledeki insandan kastımız biyolojik olarak insan olmanın gereklerini yerine getirmiş fakat ; insanlıktan nasibini alamamış öküzlerdi aslında sayın okuyucu.




bazen çok yoruluyorum bu yüzden.beni bazen çok yoruyolar bu yüzden.sırf bu yüzden bazen kalbim işini aksatıyor bazen kaytarıyor.o yüzden çok bozuluyorum kalbime.salak pis tüü kaka kalp.işini yap.adam ol,o kadar nefesi boşuna mı çalıyorum atmosferden diyesim geliyor,susuyorum bazen.o zaman gidip su içiyorum tabi.soğuk su yoksa üzülüyorum işte,bu üzülünebilitesi olan bişey bence.teri alnında ıslak bi iz bırakıp ilerlerken yerçekimi eşliğinde başka bir şeye üzülesi gelmiyor insanın.

4 Ağustos 2011 Perşembe

pişt.

bu gece öyle başka şeyler yazıcam ki senin için çok başka.hem de saat gece 3 olmuş olmasına rağmen -gece,ne dinlerdik bu şarkıyı - hem de yarın 1 i 8 geçe sana sarılıyo olacağım halde,aslında duş alıp uyumama gereken yerde yani.senin için yazıyorum.


ben hiç böyle bir şey hissetmemiştim.doğru mu yanlış mı yapıyorum bilmiyorum.bununla ilgilendiğimi de zannetmiyorum.eğer aşksa bu ,evet kör oldum,çok.


seni o kadar çok seviyorum ki,sen o kadar çok başkasın ki.İnsan olduğundan şüpheleniyorum desem yeridir.Hayatımı masala çeviren çocuksun sen ,sen benim küçük prensimsin.Sana lanet olsun dediğim gün bile ,aslında deli gibi sevdiğimi bildiğim çilekli turtamsın benim :)

18 Temmuz 2011 Pazartesi

hani ''bazı kızlar amk filan yazıyorlar ya'' işte o an tırnak içindeki cümlenin öznesini yazarken yanlış bi seçim yaptığımı düşünüyorum.

Çok ani kararlar almanın ötesinde ,benim aldığım 
kararların pek bi boka benzemediğini farkettim.
Karar almaktan aciz bi insan olmanın sıkıntısını uzun
 bir süre daha taşıyacak olmakta cabası.Bunun
 böyle olmasındaki etkenleri araştırmaksa ahmaklık elbette.
Çözüm getiremeyeceğim şeylere kafa yormamam 
gerektiğin öğreneli çok olmadı çünkü.Fazlaca melankolik 
takılan bir arkadaşımdan edindiğim izlenimler asla 
onun gibi bir insan olmayacağımdan yanaydı.Böyle 
yazdığıma bakmayın,aslında ben kabına sığamamakla 
birlikte beni o kabın içine beni hangi ara kim soktuysa 
onlara sövmekle zamanını çarçur edebilen bi kızım.

Taze durmayı unuttuğum şu şubat gününde,ben nasıl naif olsam…


Şu an şu saatlerde hala devam etmekle birlikte bu 
dünyadan olmayan bi insana karşı hani kalp çarpıntıları 
olur ya ya da deprem dalgaları bi inip bi çıkar işte öyle
 gibimsi duygular besliyorum.Davranışları karşısında
kimi zaman-çoğunlukla- sahte karşılıklar verip ,belki de 
aynı samimiyetsizlikle cevaplar alıyorum.siktirip gitmesini 
istediğim anda öyle bir şey söylüyor ki ben de öyle demek
 istememiştim zaten diyorum.Aslına bakarsan ben ne 
söylemek istediğimi bilmiyorum.Belirsizlik kadar insanın
 beynini siken daha bişey yok.yok bence.

Bir karmaşa ,hep yara bere.


Ben kendimi bırakıpta vardığımda ona- çok yorulmuş halimle - 
bi bok olmuyo.çok sıkıldım.







hani ''bazı kızlar amk filan yazıyorlar ya'' işte o an 
tırnak içindeki cümlenin öznesini yazarken yanlış 
bi seçim yaptığımı düşünüyorum.

oturup günün en güzel saatini 'balıkların burnuna nefes alırken su kaçmıyo mu yaa?' yı düşünerek mi geçiriyorsun,yaklaş öpücem seni.




Okullardaaa biteeeer yaaaa
Adaam olur bu çocuuuk artıkk farkındaaaaaaa ! 


bitti lan.hayır o değilde bitti yani
bildiğin böyle ciddi ciddi.ama 
ben oley yupi tatil ! diye 
sevinemiyorum niye bilemedim.Bilememek
güzel şey doğrusu bazen.


Her neyse yine kafamı takıcak bir
 şey bulmanın gereksiz fazlalığını 
hissetmekle,bin bir türlü şekle 
girip beni her defasında aynı 
yerden vuran sorularla birlikte bi 
günü daha akşam ettim.İnsanlar 
( üçüncü tekil şahsım çok kalabalıktır ,bilmezsiniz.) 
hakkında keskin manevralar 
yapmayı becerememekten olsa gerek,
tökezliyoruz.Hemde öyle böyle
 değil,tek bi ayağımı kaybetmiyorum,
bütün bedenimle savruluyorum.






Bir bardak soğuk süt ve çikolatalı kurabiyeler.
Huzur 'un sözlükteki karşılığı nedir açıp 
bakmışlığım yoktur ;ama eğer bi sözlüğüm olsaydı
 karalar karşısına bunu yazardım.Bazı insanların
 bir süt ya da bir kurabiye kadar olamaması 
ne ilginç değil mi? Fırının içine girmekten ,
yanmaktan korkuyor olmalılar.

Oysa sen yanmazsan 
Ben yanmazsam
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa .

demiş ,Nazım Usta.

Bunun için söylemediği çok aşikar.
Ama ben bu yaz sıcağında ,her şeyi
üstüme alınmakla ünlü kız,
yediğim şekeri bile dişlerimin arasında 
şekilli şekilli kırmaya çalışırdım.
Dişlerim döküldü sonraları.İnsan dökülen
dişlerinden şeker tadı alır mı hiç  
.Annem kan kokusu derdi.Pencerelerimiz 
farklıydı işte,o silerdi kendininkileri 
her pazartesi paçalarını sıyırıpta.
Ben beceremezdim,oldum olası kir,pas içinde.
Ama olsun yağmurların işi neydi ki.
Yağmuru kim döküyorsa işte bu yüzden olmalıydı.
Orda beni düşünen biri olmalı,
bulutlarda.
Gözümü saatlerce lulaparktaki dönme 
dolabı izler gibi boynum ağrıyana
kadar ayırmadan gökyüzüne bakabilirim.
Yapabilirim bunu,yapmakta kendimde 
ayrı bi güç bulduğum şeyler değerliydi 
benim  gibi üşengeç bi kız çocuğu için hele de.


Tırnaklarımı yememeyi öğreten kişiydi halam.
Yazları sabırsızlıkla bekler , 
en sevdiğim arkadaşlarımı bırakıp gideceğimi 
düşünmeden karnemi alıp ona koşardım.
Bir gün o çok sevdiğim yürüyen merdivenli 
alışveriş merkezinden acı oje almıştı 
bana.Demek ki o da farketmişti bir de 
pembe terlikler,üzülmeyeyim diye olsa 
gerek.Böyle zırvalıklara inanmasam da 
doğduğum yer diye olsa gerek ben çok 
başka severdim Üsküdar ' ı.




Vapurdan iner 
inmez Uykusuz'umu aldığım sağdaki büfeci 
abiyi de,o bilmez.Hoş şimdi iskelenin 
yerlerini de değiştirmişler ya yürümek 
gerekiyor biraz ,olsun.İlk kez tek 
başıma vapura binip halama gittiğimde 
mevsim kıştı,biraz yağmurlu.Annem bi 
sürü bi sürü tembih etti ,içerde otur 
üşütme sakın diye.Dışarda oturdum,o 
bilmez.Atkımı da evden uzaklaştığım 
an boynumdan çekip çıkardım,çantama 
attım.Kar kokusu gibi yok.O zamanlarda 
en büyük sihirbazlar-çok popüler 
olmamakla birlikte- kar taneleriydi.
Vapurun kuytu köşesine sinmiş kedi 
gibi onları izliyordum,suya değdikleri 
anla yok olmaları bir oluyordu.Yalnızken 
üzebiliyor bu sizi.Sonra suyun 
içinde nasıl nefes alıp verdiklerini 
hala daha anlayamadığım balıkların-sahi 
burunlarına su kaçmıyor mu ?- üzerine de 
yağmalılar diye üzülmekten vazgeçip bunu 
düşünmeye başladım.Gittiğim akşam küçük
halamı arayıp ona nispet yaptı halam.
Ben küçük halamı da severdim oysa
üzülmüştür belki dedim ,onlara hiç gitmedim
evlerinde hiç uyumadım.Neyse bence 
çokta umrunda değildi.Ben küçükken başka
birinin evinde uyumak büyük bir şeydi bu 
arada belirtmek istedim.
Benim evde yemek yemeyip dışarı çıkınca
her önüne geleni isteyen çocuklardan bir farkım vardı
Evde yemediğim yemekleri ,halamda
yerdim ben.Onu o kadar çok seviyordum ki işte öyle.
Balkonları var ince uzun.Önünde de kocaaaaman bi ağaç.
15 metre karşıda çok sevdiği 
komşusu otururdu.Bi koltukları vardı, çok eski,
ona oturup ayaklarımı uzatır meyve suyu 
eşliğinde bulmacamı çözerdim.Ordaki en büyük 
eğlencelerim tam önümüzdeki park,ton ton
muhtar amcamız,her sabah kendi evimin yakınındaki
bakkaldan beni daha iyi tanıyan recep abiden aldığım
gazetenin bulmaca eki ve tabi ki abim.
o parktan gelen seslerin insana
nasıl huzur verdiğini anlatamam.
bi de oranın ayrı bi özelliği vardı ki
muhtar amcayı daha ilk tanıdığım zaman 
yanına gidip ben sevmedim bu parkın rengini
-aslına bakarsanız parkın rengi yoktu,direkler
boyası dökülmüş üstüne üstlük 
paslanmıştı,bu kokuyu sevmezdim hiç-
siz değiştirebiliyo musunuz acaba ? sorumla 
bi hafta sonra parktaki bütün direklerin
boyanması olmuş olabilir.Ben çok sevinmiştim
o gün anlatamam.bi büyük tarafından ciddiye
alınmak önemli bişiydi o zamanlar.
Bi de kuzenim bi kere benimle
halama geldiği günün akşamı
parkta beraber sallanmıştık,
çok eğlenmiştim ben,bi sürü sohbet
etmiştik :) e ozaman küçüktükte biraz 
akşam hava kararınca sokakta kimse yokken sen 
çıkınca kendini farklı bi dünyadaymışsın
gibi hissediyodun.ilerde o dünyanında çok
kalabalık olduğu ve kendine 
nefes almak için başka gezegenler 
aramak zorunda kalacağından habersizsin üstelik.
Ben küçükken diye başladığım cümleleri
severim bu yüzden,beni kovulmamış hissettiriyor.
işte böyle ..ben küçükken diyince aklıma
ilk gelenlerden olduğu için
anlattım halamı.bu kadar.



17 Temmuz 2011 Pazar

bugünün en sıkılanı beeeeeeeeen miyim ? hı ?



vuralıııım bu geceee bu şişeninn dibineeee ! 

e ozaman intihar etmeyeceksek, içelim bari demiş üstad. 

ne biliyim delisi olmasamda öyle bi zaman geliyo ki kusmanın ötesindeki oyere gelene kadar içmek istiyorum.neyse gençler tripte ingilizce 'de uzun ve zorlu yolculuk demek .öyle yani.can sıkmaya gerek yok.

Büyük ev ablukada dinliyorum.Ve onu benden başka kimse dinlemesin istiyorum.Olabilebilir mi ki dersiniz? olur lan niye olmasın 9098. takipçisi olarak feysbukta imkansız gibi görünse de bilmiyorum ; ama inancımı böyle abuk subuk şeyler için heba etmeye de bayılıyorum.sanırım sonuçları hakkında uzun soluklu düşünmediğim için olsa gerek.Ayrıca ne sıkıcı ,bozucu bi kelimedir şu ''uzun''.git git bitmez,anlat anlat bitmez yok yani sonu gibi bişey. Hiç bana göre değil.Hayatımda anlatsam roman filan olmaz zaten ,boktan sıkıcı kısa kısa hikayelerden ibaret olur ancak.Memnunsuzluk kokan bi cümle de olsa aslında ben gayet keyifliyim bu durumdan.benim hayatım sıksam ıkınsam anca 90 dklık filan -daha fazlası zor- bi sinema filmi belki çıkar ama ne biliyim böyle olması daha güzel.her gün yeni bi senaryo yeni insanlar.Durağanlıktan,kendini tekrar etmekten  nefret eden bi yay burcu olarak -aha evet lan unutucaktım nerdeyse yay burcuyum ben uzun zamandır dile getirmemiştim rahatladım - tam bana göre bi hayat tarzı öyle işte.




yaklaşık 3-4 saattir ders çalışıcam lan ben diye oturduğum masanın  başında fizy'de müzik listemi tazeleyip,yeni şarkılar keşfetmeye çalışıyorum ama sanki pek bi yol katedemedim lan gibi bi his var içimde.sanki dünyada dinlenilmesi gerek bütün güzel şarkıları zaten dinliyomuşumda izi sürülcek bi melodi kalmamış gibi .ne tuhaf.Ben bi keresinde daha böyle hissetmiştim,SAKİN 'i dinlemeye başladığım zamandı .Onur 'un sesini duyduktan sonra tabi böyle dinlediğim her şey afedersiniz bok gibi geliyodu.bu da şarkı mı ne filan diyodum.Hala da öyle :D Ama en son olarak Can Bonomo diye bi eleman keşfettik ki şimdilik onunla yetiniyoruz.öyle yani

buda yine kös kös harcanılan -aha durun laaaan bişiy daha var ben bugün bi arkadaşıma sürpriz yapmak üzere- şu aradaki r hep fazlalık gelir bana neyse- bi ses kaydı doldurdum.içindeki şeylerin çoğunluğu hoşuna gitmiycektir o yüzden gönderip göndermemekte kararsızım.Aslında o kaydın içinde söylediğim her şeyi haketti ; ama bi aptallık yapıp sinirlenip kötü şeyler yapmasından korkuyorum ,kendileri azıcık psikopat olurlarda maalesef öyle yani . 

http://www.buyukevablukada.com/dinle.html  girin,gezin ,dinleyin :D 





bir dost : kendi kendine konuşmak gibisi yok mmmm.. :)

16 Temmuz 2011 Cumartesi

herkes ölüme biraz daha yakınken uyuyorken ,sen daha çok yaşıyomuş gibi hissetsende öyle değil aslında ya da öyle bişey

şu an küfür öğrenmeden kullanmadan geçen yıllarıma saydırıyorum.çünkü çok pis küfür edesim var.ama tabi işin adabını bilmeyince komikli bi durumun içine düşebiliyosun aynı zamanda.erkekler şu an itibariyle gözümde çokayrı bi yerdeler lan.çok kıskanıyorum onları oh söyledim kurtuldum.neyse beni bu hale sokan mevzuyu açıyım yoksa henüz yeni patlamakta olup tencerenin tepesine tepesine zıplayıp sonra yine teflona çarpan mısırlar gibi amaçsızca ordan oraya savrulmaya devam ediciğim dostlar.




oldum olası uykuyu çok seven,'' bıraksalar ohoo uyurum kii çok lan ben '' diye cümle kurmusluğu bi sürü olan bi insanım ben.ama gel gelelim ki bi sorunumuz var.her genş insan gibi uyku saatlerim böyle bi garip.daha doğrusunu söylemek gerekirse öyle bi saatim yok lan benim.bu durumda aile içinde gereksiz,saçma sapan ergen aile çatışmaları yaratmaya yetiyor haliyle.hayır babama bişiy diyemiyorum ama şu kadının saçını başını yolasım geliyor bazı zamanlar.-çok tööbbee yareppiiiiiiiiiim amiin- başıma gelip cıyak cıyak 'bu saatte napıyosun internette ,sen beni deli mi etceksin,bütün gün torbaya mı girdi bu saati mi buldun şimdi? , sabah kalkmazsın gece yatmazsın nolcak bu halin'' ,




 - yatsana kızım sabah  kalkamıcaksın bak


-anne sabah niye kalkıyım mazoşist miyim ben ,okul yok bişi yok ama yeter yaa tatilde bile rahat yok


-bak bak bak anneye sesini nasılda yükseltiyo gördün mü 
kalkmıyosun sonra doğru düzgün bizle kahvaltıya  oturmuyosun.bi masayı toplamaktan bile acizsin.


-anne uykudan masayı toplamama ne ara geldin nasıl bişiysin sen yaa


-gelirim tabi , uyumazsan gecenin bi yarısı böyle olur işte




ve tanrı babamı yarattı :


-napıyosun kızım bu saatte internette


-müzik dinliyorum baba


-ne zaman görsem ya müzik dinliyosun ya başka bişey yapıyosun,kızım bağımlı mısın nesin sigara gibi bırakamıyo musun şu interneti git yatsana.


-ne alakası var baba bunun sigarayla ,uyku tutmadı alt tarafı sanki her gün sabahlıyorum gibi konuşmayın yahu


-yok yok kapattırıcaksın sen bana bu interneti 


-yeteeeeeeeeeeeea<wöndfknfzjkçrrrrrrrrr  .




hayır uyuyamamak ne zamandan beri suç oldu ? o değilde resmi gazetede yayınlandı mı onu söyleyin siz bana ? benim babam niyee gidip  adam gibi pasta yapmayı öğrenmiyoda gecenin bi vakti yatağından kalkıp bana nutuk atıyo.hayır sanki gece olunca evin içinde tek kişilik çetemle dünyayı alt üst edip bilgisayarda insanların özel bilgilerine ulaşıp hayatlarını karartıyomuşçasına bi izlenim mi yaratıyorum anlamadım ki ? evdeki tek dert benim uykumun gelmeyişi ve internette dolaşmam olmuş ki lanet olsun !!




kesinlikle şu jenerasyon farkı denen şeyin varlığına inanıyorum.VE   
allahın belası psikologlar istediğiniz kadar orda burda konuşun efenim bu farkı yok edemeyeceğiz biz mağdurlar.''tecavüz kaçınılmazsa,zevk almaya bak'' sözünü ilke edinmemizi beklediklerine eminim.bik bik ötsen ,bi işe yaramaz ,çünkü senin uykun gelmemiş olsa da anneler her zaman haklıdır.Burda zamanını istediğin gibi geçirmek yerine yatağında dört dönüp sıcaktan patlaman onlara göre her zaman daha makbuldur.yok abi ben bu zihniyeti anlamıyorum,anlamıcam da.bi de işin kötü tarafı şimdi uykum gelse de inadına gidip yatasım gelmiyo.göz altlarım morarana kadar bilgisayar başında pineklemek istiyorum.ama protesto da bi yere kadar.akrep 4'ü yelkovan 24'ü gösterirken size veda ediyor.Allah hepimizi uykusu kaçtığı halde çocuklarını uyumaya zorlayan anne babaların gazabından korusun diyorum.amin diyin lan.

Bitkisel hayatta olan ruhunuzu sulayabilen birisi varsa eğer ona tüm köklerinizle sarılabilirsiniz

çok arkadaşım var ; ama bi arkadaşım yok.nasıl oluyo o demeyin yok işte.salak diyilim biliyorum kimse dört dörtlük diyil.öyle olmalarını da bekleyen yok.ama işte şöyle ruh ikizim diyebileceğim biri de yok .

mesela ; 


-bi sabah uyanınca hadi kalksana şapşal diyip beni uyandıran,bugün istanbul'un neresini fethetsek diye istanbul siyasi haritasını odasının baş köşesine asan 

-uff bugün bi şarkı dinledimm bayılıcaksııınn diyip dinler dinlemez bana yollayan 

- hadi kalk sinemaya gidicez dediğimde hangi filme ? diye sormayan

-tam ben onu sıkıldıııııım ! kaçmak lazım ! diye mesaj atıcakken , bugünü dünya portakallar sıkılma günü ilan ediyorum ve bütün portakal kardeşlerimizi taksim meydanındaki dev portakal sıkma makinelerinin eşliğinde yapılan eyleme bekliyorum diyee mesaj atan 

-bugün kırmızı tişörtümü giydimm lacivert aayakkabılarını versene lan olum diyen

-yazın tatile gidip denizde bi sürü şebeklik yapıp yorgun argın gelip evde yemekleri sen mi ben mi kavgası yapacağımız,sonra salata benim ' diye bagırınca sesini çıkarmayan

-çok beğendiğim küpelerini bensiz aldı diye trip atıp konusmıcam senle deyip sonraa küpelerini versene lan takıyım bi gün 
 diyebileceğim biri olmalıı olmalı lan işte çok yalnızım.tamam.sustum.


bize ait olduğunu sandığımız şeylerin ,sürekliliğe ihanet etmesi , an'a ait olması canımızı sıkıyor sadece.

az önce buralara göz atarken ,sağ tarafa baktım şey yazmışım böyle bir arkadaşa bakıp çıkabilitesi olanlar filan.diye.sonra döndüm kendime baktım.tabi fiziksel olarak bunu yapmak imkansız oluyo biliyorum.baya bi şey olmak lazım şey işte .açıkçası bunu yapabilmek için öncelikle insan olmamak gerekiyo.onun icinde realist olursak geç kalmış bulunmaktayız.Ama biz yinede böyle kafamızı filan 360 derece döndüren yaratıklar gibi yapabiliyomuş gibi yapalım kendimize dönelim.işte ben o yazdığım şeyi görünce dedim ki ''lan ruya salak mısın kızım sen''.kimseye söylemediğin blog'u kim görcekte kim takip edicekte bilmem ne.sen yazıyosun ,sen okuyosun peki bu sesleniş kime.o an kendimi hep ulusa seslenirken acaba oturup bu adamı kimse dinliyo mu düşündüğüm RTE 'ye benzettim.yani ne biliyim duvara konuşmak iyi tabi bi yerden bakınca bi yerden bakıncada kötü.aslında her şey bi yerden bakınca iyi bi yerden bakınca kötü.uuff ne açıklama yaptım be.aynşıtayn amcayla akraba olduğumu anlıcaklar diye çok korkuyorum bu yüzden ;ama hal böyle olunca kendine de engel olamıyosun ki dostum.benim ne suçum var.




simdi çok pis planlar yaptım iki dakikada.aslında tek yapmadım.hayali bi arkadaşımda var olric gibi yani.ama biz daha eğlenceliyiz,bi de o bana efendimiz demiyo ,''naber lan göt '' diyo .öyle samimi sıcak bi aile gibimsi bişiy olduk yani anlıycağın :D güzel oldu çokta iyi oldu :) 




bu arada özel hayat paylaşmıyoruz prensip olarak ama bunu söylemeden geçersem bi eksiklik olucakmış gibi hissettim ki.oyüzden söylicem ben bunu galibaa.şimdi pazartesii günü finalimiz var ve lanet olası okulumuz bitiyo.çok sevgili babacığım da okula benim yerime gidip konuşmuş işte ogüünn gidipp okuldaa işe başlıcaaam yanii bu biraz garip bii iş para almadan çalışınca adı iş oluyo mu bilmiyorum ama amaç para değil zaten o yüzden sorun göremiyorumm :D tatilde evde oturmak yazlıga gitmek beni bildiğin boguyo arkadaşım .o yüzden en iyisi kapağı ciddi anlamda okula atmak gerekirse orda yatıp kalkarım bile sorun değil yani okadar sıkılıyorum :D 




neyse daha yazmıcam bişiy galibaa.sanırım.

şey gibi işte,aşk.



öyle tabi.böyle salak salak bi sürü şey yapmıyosan

güzelli olmaz ki o bi kere.


Bu filmi hep değil ,arada bir izleyince insanın aşka olan inancı geri geliyo sanki.
bende izliyorum arada bu yüzden.bilmiyorum,niye kaybettiğim bişeyin tekrar tekrar üstüne gidip onu telefon kumandasıyla aynı kaderi paylaşmaya mahkum ettim.Evet,evet tam olarak açıklaması bu olsa gerek.O Allah'ın belası kumanda koltuk arasına mmı girmez,banyoda mı unutulur ,yatağın altına mı saklanır dersiniz ama ben inat eder bulurum onu.Sonra mı ? yine kaybolur.Şey gibi kısır döngü işte.sonu yok.aşkta öyle bi 'yok lan öyle bişiy ' dersin.bi götünde kelebekler uçuşur,bişiy diyemezsin. e madem öyle 
dinleyelim gençler ;


14 Temmuz 2011 Perşembe

ağaçların bile kökleri yerin altındaysa,orda gökyüzünden daha güzelli ne olabilir ki diye merak ediyo insan,bazen,çoğunlukla.

neydi o benim için,özel biri mi ? ne istediğimi biliyor muyum gerçekten ? öyle yerlerden soruyordu ki ,kalıyordum.anlatmak istediğim o kadar çok şey vardı ki.Başlasam konuşmaya susamayacak olmaktan korkardım.
Konuşmaya başlayamamın bir nedeni de buydu kim bilir.Birisinin bildiğini bilmeye çok ihtiyacım vardı.Bilindiğine göre var olmalıydı.Ya hayalimde yarattığım ufak bir tohumdan daha fazlası değilse ,dedim.korkuyordum.


     o kadar çok sebep vardı ki korkmak için.defalarca küçük kalbinin arkasına sığınıp sevdiklerime ordan bakmıştım.o ise her zaman saklandığım yeri ispiyonlayıp Sobe! diye bağırırdı.Neden yapardı ki bunu.Mutluydum o 4 odacıklı şekilsiz-insanlar bunu pek bilmez-  yerde.Şimdi nasıl olur da hayalleri uuf olmuş bi çocuktan sana kayıtsız şartsız güvenmesini isteyebilirsin.Anlamıyordum,bazen,çoğunlukla.Uzun zamandır anlamaya çalışmadığımı farketmek iyi geliyordu oysa.Bana iyi gelen şeylerden böyle bir çırpıda vazgeçebilmek üzerine tezimi bitirdim.Ya da açık olalım ; Zorunda bırakıldım.Kimin umrunda? kimin umrundayım ? Birbirimizin umrundaydık ama yetmiyordu işte.Bana değil onlara.Benim yaşadıklarım hakkında en ufak bi fikri olmayanlar, nasıl olur da hayatımın baş maydanozluğu görevini kendine bir borç bilirdi.Bilemezdim.O da bilemedi.Birlikte bilemedik . Haklıydı.Bi karar vermeliydim hatta o kadar ki '' ya sev ya terket '' diyip arabeskleşebilrdi.Durum çığrından çıkmıştı.En alışık olduğumuz.Şaşırmamak refleks olduğundan beri bu böyleydi.Elimize geçen her fırsat üzerine felaket senaryoları yazıp oynuyorduk.Bol reytingli. Uff abarrtıyoruzz yeaaa.Abartılıcak ne vardı ki oysa.Son parçası kilimin altına saklanmış yap-bozun ,içinde uyandırdığı yarım kalmışlık hissini sevmediğin için  bütün parçaları dağıtırdın en fazla.Yap-bozu severdin.Sevmek güzel şeydi doğrusu.Sadece bize ait olduğunu sandığımız şeyin ,sürekliliğe ihanet etmesi an'a ait olması canımızı sıkıyordu.




aslında son günlerde beynime dinamitleri yerleştirip her saat başı 8'den geriye sayarak- daha fazlasına katlanamam sanıyorum- beynimi patlattığım bi konudan bahsedicem,kendini önemsemek.ya da kendimi önemsemem.hatta başlamadan önce belirtmek isterim ki bu ne biliyim bi insanın kendine kendine yarattığı bi eylem değil.Hatta bu aslında tamamen başka insanların katkılarıyla önümüze getirilen bi film senaryosu.Başrolde biz varız ,ama senarist biz değiliz.İşte bu  beni birazcık rahatsız etse de ,varlığını kabul edip üstüne kafa bile yordum.aslında daha yormadım,canım isterse az sonra gayet doğaçlama yormayı düşünüyorum,hadi hayırlısı genşler.ama önce soğuk bi su :)


inanır mısınız, -hoş başka bi şansınız yok - su almaya gittim bardağı mutfakta bırakıp geri döndüm.çayın altı açık kalmış içinde su olmadan ateşin hiç bi anlamı yok,dedim tabi kendi kendime..annem olsa '' ne biçim kızsın sen insan bi kontrol eder,ruh gibi yaşıyosun ruh! ' derdi.annem niye böyle ki ? aslında sorun annemde değil biliyorum.insanların genelinde var bu düzen deliliği.nedir yani bırak açık kalsın,yansın çaydanlık simsiyah olsun.nolmuş? olan olmuş.sende bişey söylesene mesela de ki ' hava da sıcak zaten,biraz suya tutalım zavallı çaydanlığı' de nolur yani.ama yok olmaz diğ mi.Her şey kontrol altında olmalı.Kontrol altında olmaktan nefret ediyorum.Bana dokunmicaksa yılanlarda yaşasın ne kötülüğü var hayvanın bana.ters gelebilir kimilerine,umrumda bile değil.her  neyse konuyu dağıttım yine geri dönelim   bakalım.




ne diyodum işte kendimi önemsemek.aslında bunun üzerine düşünmeye başlamamın bi hikayesi var.eskiden değer verip ,gerçekten bana  değer verdiğini sandığım- belki öyleydi de emin değilim - birisi vardı.özel birisi.ondan önce bi ottan farksız geçen hayatım , ondan sonra bambaşka bi hal almıştı.bunu anlatmaya kalkışmayacağım,çünkü yaşadıklarım şey gibiydi masal.hayatımda bu kadar özel olmasını elbette ki hep güzelli şeylerle açıklayamam.onunla yaşadıklarım hep uçlardaydı.ya aklımın alamayacağı kadar güzel ya da berbat.sonu güzel bitmedi bu masalın,aslına bakarsanız bütün yalnış anlaşılma burda başladı.çünkü masal henüz bitmemişti.özellikle bu berbat sandığımız sonu yaşamadan önce,olayların buraya geliceğini hissetmiş olmalıyım ki hep kendimi suçlamaya başlamıştım.O da farketti bunu,neredeyse her konuşmamızda ne kadar özel birisi olduğumu ama kendimi hiç önemsemediğimi söylerdi.Sen fazla iyisin  sanki ama farkında değilsin,sen kendini bu kadar önemsemez suçlarsan başkaları da aynı şeyi yapar .diyordu.Çok haklıydı.Ondan sonra ki bi kaç gün içinde zaten birbirimizle iletişimi koparmıştık.Tamam sakin olun,kopardığımızı sanmıştık - sanki bi dingil atlayıpp oo ölürse dizi biterr olooom dicekmiş gibi hissettim neyse- 
evet dingile de hak vermek gerekir ,dingilde olsa doğru sallamalar yapabiliyor kendileri.Ölmedik neticede.Önce en yakınımız ,bitanemiz,canımız,ciğerimiz telefon rehberimizden sildik,ellerimiz titremeden hemde dramatikleştirmeye gerek yoktu,yeterince kan keybediyorduk.Sonra lanet olası sosyal ağlarda vardı ,unutmamak gerekirdi.En çokta sosyal ağlara niye sosyal ağ dediklerini hiç düşünmemişim.O gün onu silerken bol bol düşündüm.Çünkü efendim, silmek istediğimiz elemanın profiline giriyoruz sonra arkadaşlarımdan çıkar sekmesine tıklıyoruz bi de ne görelim ? Elin feybuk u bana bunu yapmak istediğinize emin misiniz diye kalkmış soruyor ?! Lan dingil zaten zar zor yapıyorum şu nalet olası şeyi ,sende yangına körükle gidiyosun ,diyorum doğal olarak tabi ki.Ama yılmıyorum tabi ki evet diyorum.O bitiyo twitter daha sancısız, takibi bırak diyosun ,soru filan sormuyo öyle çaresizce kabul ediyor ,yazık.Her neyse bunları niye anlattım bilmiyorum ;ama hepsi göstermelik şeylerdi.Onu unutmadım,sevmekten vazgeçmedim,nefret etmediğim bir gün yok,düşünmediğim bir gün hiç yok.Onunla gittiğimiz her yere gittim,aynı tadı asla alamadım.Ne var ki burda niye gelmişiz ki bile dedim çoğu kez.Onun eski evine giden otobüse bindim yarı yolda indim.Onunla dinlediğimiz hatta sırf o seviyo diye dinlediğim şarkıları dinledim özellikle.Nereye kadar kaçıcaktım ki.Konuştuk sonra sosyal ağların katkılarıyla.Hala konuşuyoruz.Bana dedi ki -aslına bakarsanız onun söylediklerine takılmamayı öğrendim o kadar dengesiz ki alıştım diyelim daha doğru olur-  ' kendini bu kadar önemseme ' .Ben tabi dumur.


İyi de sen diyil miydin  oloom kendini önemse diyen.sen demeseydin ben yine devam edicektim muhtemelen kendi kendime eziyet etmeye..




her neyse unutun hepsini.sinirden öyle söylediğini biliyorum.Hala onun için önemli olmak ,umrunda olmak hoşuma gidiyor çünkü.Çünkü bu da bi tür acizlik aslında.Ve ben bile bile çok güzel bi yalnış yapıyorum aslında ..öyle işte.




yazıyı yazarken karıştırmak istemedim ama böyle de bişey oldu  ; 




su içmeyi ben  seçiyorum ,ama sonrasında çişimin hönk diye birden gelmesi konusunda hiç bişey yapamıyorum.işte aciz olduğumu en çok bu anlarda farkediyorum dostlar.-

13 Temmuz 2011 Çarşamba

evet, ne yamansınız dökme kalıplarınızla, bir şeyi onlara uydurmadan rahat edemezsiniz.

gecenin bir yarısı aklıma düştü.. nerededir şimdi? gerçekten kırıldı mı ümidi? eğer ki kırıldıysa ümidi, çok yazık.. keşke biraz daha bekleseydi.. keşke bindirilip de götürüldüğü o polis arabasından bir şekilde kaçıp da kaçak olarak devam etseydi hayatına.. keşke anlatmaktan vazgeçmeseydi hiç..
aklıma düştü işte.. gecenin şu saatinde.. yaşlandı mı acaba aradan geçen onca yıl sonunda? ölümcül bir hastalığı oldu mu mesela? hani bir gece, bir meyhanede oturduğu cam kenarında rakısını içerken diyordu ya, "keşke ölümcül bir hastalığım olsaydı da onu iyileştirmek için çabalasaydım.."
umarım hastalanmamıştır.. ve umarım şimdi bir huzurevinde değildir.. hele ki toprağın altı, hiç yakışmaz ona..

nerededir şimdi? gecenin bir yarısı içime düştü işte.. canım acıdı nedense.. çekip çıkarmak isterdim sarı sayfaların arasından.. eline-ayağına yapışıp da öpmek istedim.. ve tüm insanlığın nezdinde özür dilemek istedim kendisinden.. afeder mi acaba? günümüzde milyarlarca örneği olan asalaklar gibi "boşver" deyip de başından savar mı beni?
nerededir şimdi? nezarete düştüğü ilk gece dövdüler mi acaba polisler onu? canını yaktılar mı? patlattılar mı sigaranın hiç düşmediği dudaklarını? kırdılar mı el parmaklarını? yaktılar mı canını? ya sigarası bittiyse nezarette? birisi sigara verdi mi acaba? o kimseden istemez.. anladılar mı acaba gerçekten delirdiğini?

nerede acaba şimdi? nerede ve ne yapıyor? hala sıkışıp duruyor mu bir kitabın ince sayfaları arasında? yoksa hala can yanması devam mı ediyor? babası olan, yaratıcısı olan, kendisine ruh veren atılgan hazretlerinin yakasına yapış mıdır? ya da onunla kavgaya tutuş mudur?
ölmüş olmasın? çürümüş olmasın? kaldıramam bu yükü? sonsuza dek o nezarette kalsın.. yine de ölmesin.. salınsın ilk gece.. o kutsal kadın gelip de çıkartsın nezaretten.. elele tutuşup karışsınlar istanbul kalabalığına.. böyle olsun.. lütfen.. çünkü daha başlamadı bile onun hikayesi.. başlamadan bitti.. başlamadan biten hayatlar gibi..

nerededir şimdi? ve hala inanıyor mudur o kutsallığa? hiç kimse inanmayacak ve anlamayacak olsa da.. lütfen ama lütfen, vazgeçmesin inanmaktan.. hep anlatsın.. kendisini götüren polislere.. hakime anlatsın eğer mahkemeye çıkarsa.. belki de mahkeme tutanağını tutan kız o'dur.. tanısınlar birbirlerini.. herkese ve her şeye anlatsın.. dili döndüğü ve inancı yettiğince.. kırılmasın hiçbir şeyi.. ne burnu, ne el parmakları, ne de inancı.. lütfen..

nerededir şimdi? ve ne yapıyordur?

7 Temmuz 2011 Perşembe

RERÖRERÖRERÖ

inanılmaz güzel  bi şarkı ,bi kulağımdan girip diğerinden çıkmasına
izin vermeyeceğim.pamuklarım nerde?

beyaz bi çiçek var burda tam karşımda.yapraklarını bu sabah açtı daha çok küçük,
çok narin,dokunsak kopucak gibi gelir .
balkondan gelen sıcak rüzgarda olmasa güzel kokusundan
burnum kaşınmıycak.keşke var rüzgar.


muhtemelen asalak olma ihtimali olan insanlar var ki , o insanların hayatınıza maydanoz olmasının tek bir sebebi vardır o da RERÖRERÖ yok bu o değildi pardon 'çıkar' olucaktı.her neyse ben biliyorum ki ben Re  demeden siz onun aslında bahsetmek istemediğim şey olduğunu anladınız.kaldı ki anlamadıysanız da anlamış gibi yapmışsınızdır.neyse.her şeyi silip atmak ,yok saymak ,unutmak var.var yanş böyle bir şey neticede.off şimdi ne kadar muhteşem yardımsever iyilik meleği kanatları bile biraz ıkınsa çıkıcak biri olduğumu anlatıcam.Ben bilmiyorum.bi insan müsvettesinin pişkin pişkin benim üstümden geçinmek istediğini bile bile -ha salak diyilim yani orda duralım minibüsçü amca-  içimdeki insan sevgisine sıtop diyemiyorum.yapamıyorum.yok olmuyo.ha bugün yaptığın ne oluyodu ozaman derseniz.sanırım o da bilmiyorum işte öyle bişiydi.


ben bugün birine siktir et dedim.yani ona demedim.kendi kendime onu siktir et dedim.ve onu siktir ettim.ha bunda okuduğum kitabın etkisi yok mu ? var, elbette var..

6 Temmuz 2011 Çarşamba

paralel evrende bu bok gibi yazıyı yazmamışım mesela.

sana çok güzel küfürler hazırladım,içleri küfle dolu.
üflüyorum üfllüyorum senden öteye gidemiyorlar,
mıknatıs gibi.
ya da ruh çekimi.
bilemedim.
ama hazırladım hepsini,içimi dışıma çıkara çıkara.
üstelik nane -limon ikilisine katlanmak pahasına,
üşütmüş numarası yapılmalıydı ev ahalisine tarafımdan.
naneleri dibine çökmüş nane limonunda faydası dibini hiç bi zaman göremediğim 
dibindeydi.bütün naneler ordaydı.boğazıma geldikçe şekerli toz yutmuş gibi olurdum
her gün şekerli toz yutuyomuşum gibi 
bi izlenim yarattıysam ozaman izlenimler bi gün
karşıma geçip beni sen yarattın diyip önümde saygıyla eğilebilirdi.
kulağa hoş geliyor.

saçlarım kulaklarımın arkasına saklandılar.
ama ben hala gölgesine saklanacağım ağacımı bulamadım heyhat !
bugün mideme bir kelebek kondu
 siyah üzerine turunculu kırmızılı benekli kelebek,

uçmalısın sen ; ama burda değil şurda işte şurda.

yaşamalısın da ama nerde nerde?

bi düşünelim küçük kelebek ,
burda değil hayır olmasın.bunu kabul edemem.
sen işte orda yaşamalısın.
bir günün çoook bi uzun zaman sürdüğü o yerde .
ben dönene kadar yaşamalısın hem de.
beni beklemelisin, o beyazlı çiçeğin yanı başında.


sana sormak istediğim çok soru var,
hepsini çöpe attım.
çok zor oldu.
o kadar zor  oldu ki dünden kalmış yemek artıklarıyla
,soyulmuş patatesin kabuklarıyla savaştım.
hepsini elime yüzüme bulaştırdım.
hepsini tek tek bol suya bastırdım,
ilk günkü gibi yaptım
bi de üstüne parfümümden sıktım..mm..

seninkiler kadar güzelli olmadılar,
çok ısrar ettim.
zorla güzelli olunmazmış bana iletmeliymişsin öyle söylediler
.peki dedim sustum.

aslında bu yazı böyle olmamalıydı.
hiç bi zaman istediğim gibi olmadı bu yazı
.sildim tekrar yazdım tekrar sildim sonra bidaha ,
klavyedeki tuşlar kendi içlerine göçene kadar böyle devam etti.
ama hiç biri yan yana gelince söylemek istediklerimi söylemeyip ,
kendileri çalıp kendileri oynuyorlardı.
kırıldım.
sonra yapıştırdım merak etmedin biliyorum,
ne vardı etseydin.saçma sapan düşünce saatinin bir dakikasına sıkıştırsaydın mesela.
olmaz mıydı?.

Allah'a  söylesem belanı verir mi?


ben nasıl -mış gibi yapabilirim.
bunun bi kursu bi şeysi var mı ki.
parası neyse vermeye hazırım.


yarın sınav var.bütün gün okulda çalıştım.
bütün gün okulda çalıştıklarım birbirine girdi.
eve gelince kendime verdiğim çalışma sözlerim uçtu gitti.
üstelik dün iğrenç bi gün geçirdim.
duşun altında yarım saat ağladım.
evdekilere bunu açıklamak zorunda kalmakta cabası.
herşey bok gibi.
tuğçe denen kızda sende yerin dibine girin.
bunu duysan o altta olsun ben onun üstünde filan derdin 
heralde tahmin edebiliyorum ?

OLABİLİR emre.KEŞKE tanıştık emre.KEŞKE sevdim emre.KEŞKE varsın emre.


Yaptığım her şeyi sonuna kadar hakettin.Seni kimseye savunmadım
hatta bununla kalmayıp bana yaptığın gibi
bende seni yerin dibine soktum.
ama en azından hepsini hakettin.
en azından içim rahat.
yapamadıklarım için üzgün.
her şeyini mahvetmek isterdim
yeterince tecrübem yok mahvetmek üstüne
yardım etmeliydin.
sonra yüzüne tükürmek istiyorum.
bana yalan söyleyip ,onun için ağladın.
yüzüne tükürmek yetmeyecek biliyorum.
kafanı alıp kuma gömmek istiyorum.
hatta kuma gömülcek bi kafanın kalmasını istediğimi
sanmıyorum.
bütün iğrençliklerinin arasında
yine sana tekrar sana dönüp
seni özlemekten nefret ediyorum.söylediğin her
yalanı üzerime giymekten nefret ediyorum
sayende kendimden nefret ediyorum
sayende kullandığım ilaçlara olan inancımı yitiriyorum
hangisi daha güçlü
sen mi ilaçlarım mı
rahat bırak bizi
biz paralel bi evrende belki mutluyduk.
belki paralel bi evrende tuğçe'ye olan bağımlılığın yoktu.
kaç kişiyi harcadın
ya da boşver.
kaç yalan.
onu da boşver.
kusmak yetmiyor bazen,
balkondaki kırmızı saksının dibine ses çıkarmamak için.
bazen yüzüne kusmadan geçmez bu bulantı diyorum.
yüzünü görünce yapabileceğim tek şeyide yapmış olurum böylece.





midem bulanıyor.düşündükçe.kelimelere dökemediklerim yüzünden.
bu nasıl anlatılır ki ? ben anlatamam.
nasıl kursam cümleyi bitmiyor,başlamıyor
,insanı kurduğuna pişman ediyor e sonra siliniyor.
sonra tekrar yazılıyor,
sen odaklı ,
duygu yüklü ,
ona vurgulu .
hayır otur 0 (sıfır).

burda kesilir sular ve 
ben ödevimi yapamam.çünkü su her şeyin ana maddesi ve 
paralel evrende hala sular kesilmemiş olmalı bende ödevimi 
orda yapıp uykuya dalıyorum.dünya gözlerini kapamak için
 yeterince güvenli değil,biliyorum.